ANADOLU’DA BİR KÖY: İNCESU (2)

Hatice Arısoy Hatice Arısoy 31/12/2019 23:40

Şimdi İncesu’da olmak var. Dağ-bayır tüm ova boydan boya toz pembe çiçekleriyle bezenmiş, badem ağaçları açmış, erik-elma-kiraz ağaçları gelinliğini giymiş, havada hafiften çayır, çimen ve çiçek kokuları insanı başka bir boyuta taşıyor. Kuş sesleri, kuzuların-oğlakların meleyişleri doğanın uyandığını müjdeliyor. Çayırlara şöyle uzanıp, masmavi gökyüzüne bakarak, tabiatın sesini dinlemenin hazzını hiçbir yerde bulamıyorsunuz.

 

Mayıs ve Haziran’da güller açacak İncesu’da. Dağ-taş mis gibi kokacak. Kim bu güzelliğe karşı durabilir ki!... “Öğlen Çalısı”na çık, göz alabildiğine ufka bak, doyumsuz gün batımına dal. Tüm ova ve İncesu köyü ayaklarının altına uzansın. Çocuklar baharın müjdesi uçurtmalarıyla çığlık çığlığa!.. Başında göçmen kuşları döneliyor. 

 

Tabiat bütün haşmetiyle uyanırken, bir yandan da İncesu’da açılan kurslarla yerel halkın toplumsal, ekonomik gelişimine katkıda bulunuluyor. Eğitim-sağlık-el sanatları ve çevre gibi konularda gelir arttırıcı altyapı oluşturuluyor. Kalkınan-gelişen çağdaş bir toplum yaratma uğraşı veriliyor.

 

18 Nisan 2012 tarihinde İşkur ve Halk Eğitim destekli kilim kursu açıldı. On beş kadın üç ay süreyle kilim dokuyacaklar. Kendine has İncesu kilimleri Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Sn. Kazım Akdağ tarafından (tez hocası Sn. Doç. Dr. N. Rengin Oyman) literatüre “İncesu Düz Dokumaları” adı ile geçirildi. İncesu’nun usta-emektar kadınları, bilgi ve tecrübelerini bilimsel taban ile birleştirerek markalaştırma ve fark yaratma çabasına başladılar.

 

Bir işi sadece geçim kaynağı değil, kalite-marka yaratma amacıyla severek, yürekten, beyinlerinin uzantısı maharetli elleriyle yapanlar; uzandıklarında gökteki yıldızları tutanlardır.   İncesu kadınları nasırlı elleriyle, göz nurlarıyla sanat eseri yaratıyorlar.  Duygularını, hicranlarını, hüzünlerini, hayallerini renk renk, ilmik ilik nakşediyorlar. Onların alın terlerini, emeklerini tüm İncesu’lular değerlendirmeliyiz!!! Evlerimizin en güzel yerinde sergilenmesine, eşe dosta gösterilmesine ön ayak olmalıyız ki, üretimleri sürdürülebilir olsun.

 

KOSGEB-ISPARTA birimince, Girişimcilik ve İş Kurma Kursu” açıldı. İncesu’luların ürettiklerini ekonomiye döndürmeleri için kendilerini geliştirme fırsatı yaratıldı.

 

İncesu’nun geniş ovalarında EKOTARIM, doğal üretim için kollar sıvandı. Arazi haritalandırılması, toprak analizi ve sulama kuyuları ile ilgili, OPET’in “Kırsal Kalkınma Uzmanları”nca etütler yapıldı. Uzmanlardan Doç. Dr. Erhan Akça hoca  “İncesu’nun kirlenmemiş toprağını görünce öpesim geldi” diyerek duygularını dile getirdi.

 

İncesu’nun tarihinden gelen etnografik zenginlikler; takılar, geleneksel kadın-erkek-çocuk giysileri, dokumaları, kullandığı kap-kacaklar, gelenek ve görenekleri için: “Sandıkları açalım-Ambarları saçalım- Köyümüze Müze için el emeği göz nurlarımızı sergileyelim” diyen İncesu’lular 150-200 yıllık materyal çıkardı sandıklarından. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Sn. Uzman Zerrin Kartal ve Doç. Dr. Filiz Nurhan Ölmez hocalarımız “İncesu’da hazine değerinde objelerle karşılaştık” diye düşüncelerini ifade ettiler. Geleneksel giysilerin görüntüleri ve öyküleri uzmanlarca kitaplaştırılıyor, CD’leri hazırlanıyor. Aynı şekilde sokak ve evde oynanan, eğitim değeri taşıyan çocuk oyunlarımızın grafikleri çizilerek oynanışlarıyla kitaplaştırılacak. İncesu’nun geleneksel yemeklerini kitaplaştırmak için de çalışmalarımıza başladık.

 

Köylülerimiz ellerindeki dedelerinden-ninelerinden kalan kıymetli eşyalarını insanlığın hizmetine ve beğenisine sunmak istiyorlar. Bakarsınız modacılara- stilistlere ilham kaynağı olur!!

 

Her Etnografya Müzesi’ni gezişimde, “Bunların pek çoğu benim köyümde var. İncesu’da müzemiz neden olmasın?” diye hayıflanırdım. Bir hayalimin daha gerçekleşmesi ve hayata geçiyor olması beni inanılmaz mutlu ediyor!!!

 

Yurtiçinde ve yurtdışında yaşayan İncesu’lular:

 

“Şayet elinizde atalarınızdan kalan objeler var ise, resimlerinin çekilmesi ve öykülerinin yazılması için bizimle irtibata geçerseniz seviniriz. Böylece müzemiz daha da zenginleşmiş olur”.

 

Süleyman Demirel Üniversitesi hocaları ve OPET yetkilileri İncesu’nun “Sanat Köyü” olması için görüş alışverişinde bulunuyorlar. Toplumları kurtaran Kültür ve Sanat’tır. “Sanat Köyü”nün gerçekleşmesi en büyük rüyam…

 

OPET-İNCESU ÖRNEK KÖY çalışmasında katılımın-imecenin üst düzeyde olması için, motivasyon ile iletişim eksikliğimizi gidermek ve bize güç vereleri açısından Kişisel İletişim Uzmanı Sn. Ahmet Şerif İzgören’e mektup yazarak yardımlarını istedim. Sağolsun, anında geri dönerek, “İncesu, Akdeniz Bölge Sorumluluğu’muza giriyor. Sn. Gökçe Ateş’e gerekli bilgileri ilettim, size yardımcı olacaklar” diye yönlendirdi. Mayıs ayı içinde motivasyon-liderlik ve iletişim konusunda köyümüzde seminer verecekler. Tüm halkımız davetlidir.

 

Tüm bu çalışmalar, 16 ay önce yazılan bir mektupla başladı. O mektubun açtığı yolda OPET-İNCESU ÖRNEK KÖY projesi hayata geçti. Şimdi bu projede görev alanların, OPET yetkililerinin, Süleyman Demirel Üniversitesi’nin değerli hocalarının, Isparta Valisi Sn. Memduh Oğuz’un değerli katkılarıyla yol alıyor, taşları teker teker döşüyoruz.

 

Ancak, tüm bu çalışmalar ancak siz İncesuluların her birinizin katkısı- dayanışması ve desteği olmazsa eksik kalır. O yüzden sloganımızı bir kez daha yineleyerek bu yazımı bitirmek istiyorum.

 

 “İNCESU’NUN HER YERİ PROJE- HER İNCESU’LU PROJENİN PARÇASI”

 

ÇOCUK ve KUŞ

Bir kuştu,

Allı allı bir kuş.

Her tüyüne bir çiçek bağladılar

Uçmadı o.

Bir kuştu,

Mavili mavili bir kuş.

Her tüyüne bir boncuk bağladılar,

Uçmadı o.

Bir kuştu,

Yeşilli yeşilli bir kuş.

Her tüyüne bir çocuk kordelası bağladılar,

Uçtu o.

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA



Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.