11 yıl önce ne nerdeydik, bugün nerdeyiz?

Bundan tam 11 yıl önce kaleme aldığım bir yazıyı, siz değerli turizmcilerle tekrar paylaşmak istedim. İşte 11 yıl önce kaleme aldığım yazı.

Hüseyin Baraner Hüseyin Baraner 06/08/2018 11:21
11 yıl önce ne nerdeydik, bugün nerdeyiz?

Türk turizminin verimlilik-rekabet endeksi ve yeni hükümet

Seçimler bitti, turizm tam sürat devam ediyor, hayat durmuyor, dünya dönüyor. Yeni parlamentomuz tüm ulusumuza hayırlı olsun.

Biz turizmciler seçim sonrası yeni kurulucak hükümetten vizyon dolu, gerçekci, cesur ve kapsamlı  '2. Turizm hamlesi' bekliyoruz. Bizim paralomuz sadece 'Yola devam' değil. Bizim inancımız ve hedefimiz: 'Turizmde Lider Türkiye'

Turizmcilerin yaşam kaynağı olan büyük rüya

Milyonlarca Türk gencinin iş, aş ve umut dolu gelecek sahibi olması, en büyük temennimizdir. Dünya insanlarını bizim topraklarımızda kültürümüz, tarihimiz ve insanlarımızla barış ve dostluk içinde bir misafir olarak biraraya getirmek ise, en büyük yeminimizdir. Bu büyük rüya, biz Türk turizmcilerin ebedi yaşam kaynağıdır.

Türk turizmi ergenlik çağını geride bırakmış, piyasalarda kalıcı bir imaja sahip olma yaşına ermiştir. Artık gerçekleri görmek kaçınılmaz olmuştur.  

Dünya turizmi kabuk değiştirdi

Dünyada  turizmin kabuk değiştirdiği bu günlerde  "Artık ne kadar turist geldi, ne kadar doluluk oldu, ne kadar döviz girdi, ne kadar döviz çıktı değil, verimlilik skalasına bakmalıyız. Türkiye bu işten ne kazandı, cebimize ne kadar para girdi, Türk insanına ne kadar istihdam sağlandı, bunlara bakılmalıdır. Türkiye'nin elde ettiği döviz girdisi karşılığında ne kadar elektrik, su, emek vs. harcandı, bunlar hesaplanmalıdır.

Gelen turist bu ülkenin olanaklarından yararlandı, denizine girdi, yollarını kullandı, çöpünü bıraktı.  Bunların hepsi gider olarak yazılmalıdır. Bu giderlerin karşısına geliri yazarak verimliliği net olarak görmek zorundayız.

Türk turizminin bir 'verimlilik endeksi' olmalıdır

Dünyamızın geriye kalan son yer altı ve doğal kaynaklarını ve zenginliklerini kaybettiği bu yıllarda, turizmde kaynakların en verimli şekilde nasıl kullanılacağının iyi hesaplamalıyız.

Turizmin hızlı gelişme gösterdiği başdöndürücü bir dönemi yaşarken, global ekonominin en istikrarlı ve geçerli bir sektörü olarak, tüm ülkelerin gelişen bu pastadan paylarını artırmak için kararlı şekilde her türlü çareye ve rekabet taktiklerine baş vurduklarına hergün şahit oluyoruz.

Durumumuza dürüstce bir göz atalım

Son yıllarda kat edilen gelişmelerde Türk turizmi sadece fiziki olarak büyümüş, büyütülmüş, boy atmıştır. Vücudunun sadece belirli kasları güçlenmiştir. 1980'lerden bu yana çok büyük yollar kat edildiği kuşkusuz olsa da, Türkiye'nin hedefi, dünya turizmdeki yeri ilk 10 değil, ilk 3 içinde yer almaktır. Bu hedefe erişilmesi için, istikrarlı bir ortamda ve kararlılık içinde turizmin tüm dinamikleri ve aktörleri ile samimice bir araya gelmeliyiz.

İçinde bulunduğumuz kesitte, özellikle de genel seçimlerin sonuçlarıyla ulaşılan yeni politik ortamda bu unsurların tam anlamıyla yerine oturacağı bir fırsatı yakalama imkanı doğmuştur. Ayrıca bu olumlu durumu destekleyecek ve güçlendirecek 25 yıllık bir tecrübe sektörümüzün her kesiminde mevcuttur. Bu sektörel tecrübe Türk turizminin ikinci kalkınma ve gelişme hamlesi için iyi niyet içersinde her türlü işbirliğine hazırdır.

Turizmi gerçek bir 'halk sanayisi' ne dönüştürmeliyiz

Evet, yeni hükümetimiz bu gücü ve tecrübeyi sahiplenerek sadece yola devam değil bizlerle bu yolda koşarak  turizmimizi gerçek bir 'halk sanayisi' ne dönüştürebilir. 

Seçimlerin ana mesajı "istikrarlı politik ve ekonomik ortam" isteği, halkımız tarafından net bir şekilde ortaya konmuştur. Şimdi önemli olan, bu beklentinin altını doldurarak gerekli adımların sağlam bir şekilde atılarak sektörel gelişmeleri ve artı verileri hızlandırmaktır..   

Unutmayalım:

Türkiye'nin dünya turizimindeki rekabet gücü, bu dolu geçen sezona rağmen 124 Ülke arasında 52. sıradadır. Atilla Koç'un özellikle 2007 yılında, piyasalara uygun, rakip ülkelerin önünü kesici, üstün ve akıllı tanıtım ataklarına rağmen, sektörün kendi içinde anlamsız rekabet ve fiyat istikrarsızlığı, gelecek sezonlara yönelik ciddi zarar verecek bir şekilde kalitesizlik getirmekle kalmamış, gelişen yörelerimizdeki talebin üstündeki arz kısır döngüler yaratmıştır.

Bu da Dünya Ticaret Forumu'nun oluşturduğu ve dünyanın önemli turizm ülkelerini kapsayan "Travel & Tourism Competitiveness Index", yani Dünya Seyahat ve Turizm Rekabet Gücü Endeksi'ne göre, Türkiye ancak 52. sırada yer almasına sebep olmaktadır.

Bu hızlı gelişmelerin içinde akıllı kararlar alamayan, trend yaratamayan, yeni fikirler geliştiremeyen, kendini yenileyemiyen, kalitesini artıramayan, ürettiğinden para kazanayaman, baştan kaybediyor. Avrupa turizm piyasalarında rekabet öylesine kızıştı ki,  yeni trendler  müşterinin beğenisine sunularak; mevcut, alışılmış, albeniliğini kaybetmiş ürünler müşteri tarafından kolayca geri plana itilebiliyor.

Yeni hükümetimiz, Türk turizminin tek- tek, sezon-sezon değil, gelecek 10 yılını masaya yatırıp yönlendirip, biçimlendirmelidir.

Gelecekte neler olabilir, neler bekleniyor?

Akdeniz çanağında yatak sayısı şimdiden 7 milyona ulaştı bile. Daha bundan 15 yıl önce bu sayı 4 milyonun altındaydı; yani 15 yılda Akdeniz sahillerinde yatak kapasitesi yüzde yüz artmış.

Akdeniz'de  turizm yatırımları olmayan Cezayir, Libya, Suriye, Arnavutluk gibi ülkelere baktığımızda binlerce kilometre uzunluğunda müthiş bakir sahillere sahip ve  Avrupa'nın önemli havalimanlarından 1-2 saatte ulaşabilinecek  ülkeler olduklarını keşfediyoruz.

Bu geleceğin tatil cennetleri beklemede

Bu geleceğin tatil cennetleri neredeyse sıfır yatak kapasitesi ile karar alma pozisyonunda şu an bekliyor. Umarım bu ülkelerin karar vericileri ve siyasileri akıllı ve vizyon sahibi kişilerdir ve yapacakları yatırımlarda Türkiye ve İspanya'da yapılan hataları tamamı ile taklit ve tekrar etmezler. Olaki onlar da 'ne yapalım' deyip, 6-8 katlı blok oteller inşaat edip, herşey dahil 50 Euro ve altında fiyatlarla pazarlara girerlerse, vay o zaman otelcilerin haline.

Biliyorum bu bahsettiğim ülkeler hizmet kalitesi ve insan gücü olarak Türkiye ye rakip olamazlar ama, yine de bu kaygan turizm pazarlarında ne olacağı önceden tam belli olmuyor. Bakın Mısır 10 yılda en azından kapasite olarak nerelere geldi. Bütün dünya otel ve konaklama markalarını sahillerine çekmeyi başardılar, şimdi ise, Güney Afrika parası ile 2-3 Belek'i birden inşa ediyorlar.

Rekabetin artacağı sinyalleri geliyor

İspanya'nın ve Yunanistan'nın Türkiye'nin yarattığı rekabetten dolayı hızlı bir şekilde otellerini yenilemesi, modernleştirmesi ve özellikle otellerin bulunduğu beldeleri fiziki yatırımlar ve yıl boyunca düzenlenen etkinlikler ile bir cazibe ve yaşam  merkezi haline getirmeleri, aynı çanaktan turist bekleyen ülkeler arasında rekabeti iyice arttıracağının sinyallerini şimdiden veriyor.

Buna ek olarak teşvikler ve yeni yatırımlar sayesinde Batı Avrupa'nın  iç turizmi maya tuttu. Avrupa'da her yıl kendi ülkesinde tatil yapanların sayısı hızla artıyor. İnsanlar hergün küçük bir tatil imkanı sunan sokaklarındaki imkanlarda paralarını harcayıp, tatil için eskisi gibi para biriktiremiyorlar.

Zenginlerin sayısı giderek artıyor

Buna karşılık zenginlerin sayısı giderek artıyor ve onlar daha eksklusiv noktalarda diğerlerinin giremediği çok özel belde ve mekanlarda tatili tercih ediyorlar. Bizde ise herşey iç-içe; günlük 1000 Avro'luk en eksklusiv otelimizle 20 Avro'luk lastminute'çi tesislerimiz yanyana-iç içe.

Mısır, Fas, İspanya dünyanın dev tur operatörü şirketlerine hisse alarak ortak oluyorlar. Her ülke kendini siyasi ve ekonomik güç ve yapısı ile dünya pazarlarında kendisini sağlama almak istiyor. Kendi ulusal çıkarları için tüm  bakanlarını, kurum başkanlarını, genel müdürlerini seferber edebiliyorlar. Bizde ise çoğu zaman bizzat şahit oldum: İspanya kralının yemeğe davet ettiği bazı turizm liderleri, Türkiye'de belediye başkanları veya kurum başkanları ile zor görüşebiliyorlar. 

Avrupa'da Türkiye'yi herkes kendine rakip görüyor

Avrupa'da Türkiye'yi herkes kendine rakip görüyor. Turizm ülkeleri söze: 'Türkiye olmasaydı' veya 'Türkiye'yi ile kıyasladığımızda' diye başlıyor. Piyasalarsa hem önemseniyoruz, hem yakın takip ediliyoruz. Turizm ülkelerinin tümü Türkiye'ye büyük sayıda turist kaptırdığına inanıyor ve ülkemize gelen turistleri kendi turistleri olarak görüyorlar.

Türkiye'yi dünya piyasalarında öven de var küçümseyen de. Bazı ülke temsilcileri Türkiye hakkında' siz all inklusiv - fabrikasyon turizmine  kilitlendiniz, biz ise tüm yönleri ve renkleri ile turizm yapıyoruz' diyorlar. Ama buna rağmen bizi taklit eden ülkelerin ve işletmelerin sayısıda o kadar az değil.

Bu ortamda  geleceğimizi ve yarattığımız değerleri devamlı olarak güvence altına almalıyız. Hem yatırımcı, hem çalışan, hemde profesyonel yönetici olarak kafamızı kaldırarak dünyanın gerçeklerine doğru göz atmalıyız. Gerekirse taviz vermeden medenice elimizden geldiği kadar kavgamızı yapmalıyız.

Kimse kimsenin göz yaşına bakmıyor

Akıllı planlamak, pazarlamak ve işletmek şart oldu. Türkiye turizmi bu güne kadar plansız, ağır konjüktürel ve siyasal sorunlar içinde bir büyüme kaydetmesine, yatırımcının tur operatörlerine ve seyahat acentalarına danışmadan, piyasaları yoklamadan, kendi dünya görüşüne ve kendi şahsi ticari hesaplarına uygun olarak bir otel yapmaya halen   devam etmesine rağmen son on beş yıllık dönemde 130 milyar dolar gibi bir ülkesel getiri sağlanmıştır.

Gerekli desteğin sağlanmasıyla, yakalanan ivmeyle, biriken muhteşem sektör dinamiğiyle ve tecrübesi ile önümüzdeki 10 yıllık sürede 300 Milyar $ gibi girdiyi sağlayacak potansiyelimiz bulunmaktadır. Bunu dünyadaki tüm rakiplerimiz bilmekte ve ve kendileri açısından Türkiye'ye fazla pay kaptırmamak için önlem almaktadırlar.

Şimdiye kadar yatırıma harcanan 30 Milyar Dolara ilave olarak özellikle çevre ve türizm kentsel dönüşüm için 20 milyar daha yatırarak, hem rakiplerimizin önüne geçmiş, hem Türkiye'de çalışanına, yatırımcısına, halkına kazandıran ve mutlu kılan bir gerçek 'Halk Sanayisi' yaratmış oluruz.

Hiçbir sektörde turizmdeki cazip mekanizma yok

Türkiye ekonomisinde hiçbir sektörde turizm sektöründeki  cazip mekanizma yoktur. İthal girdisinin azlığı ve yüksek istihdam özellikleri ile ekonomimiz için "Lokman Hekim ilacı" olan turizmin, mutlaka daha etkin bir biçimde devreye sokulması gerekmektedir. İçine girilmiş olan darboğazlar ve verimsizliklerden kurtarılması ile, Türkiye turizminin tüm dünyaya parmak ısırtacak boyutlara ulaşmasını sağlayacak her türlü güce ve tecrübeye sahibiz.  

Günümüze kadar devlet ve sektör seviyesinde stratejisi ve mastır planı olmayan turizme, yeni dönemde hak ettiği ihtimamın gösterilmesi, ülkesel düzeyde birçok çıkmazları birlikte çözecektir. Bu ortama girilebilmesi için hem turizm camiasının birleşerek tek seslilik özelliğini gösterebilmesi, hem de bu eyleme orkestra şefliği yapmak üzere devletin kolları sıvaması gerekmektedir.

Türk turizminin kar etmesinin şartları

Özel ve kamu kesimlerinin işbirliği sayesinde yapılacak ürün çeşitlendirmesi ve yeni ulusal marketing enstrümanlarının devreye sokulması, Türk turizminin kar eden, istihdam hacmini devamlı artıran ve dünyada beğeni kazanan bir turizm ülkesi haline getirecektir. 

AK Parti iktidarının "yola devam" edeceği yeni döneminde, turizme beklenen ve özlenen ihtimamı göstermesi konusunda, tüm aktörlerin dikkatlerini çekmek zorunda hissediyoruz. Zira bu güne kadar oluşamayan bir ortam, bugün yakalanmıştır.

Dikkatli olmalıyız

Birçok değerli arkadaşım bu son günlerde yeni kurulacak hükümete çok önemli ve doğru önerilerde bulundular. Bu önerilere ek olarak benim şahsen çok önemsediğim ve içinde olduğum konuları sırası ile sizlere sunuyorum:

Diğer ülkeler yapıyor, bizde yapalım ve tur operatörleri ve seyahat acenteleri ile daimi irtibat icinde olup, onları organik ortaklıklar ile Türkiye'ye bağlıyalım. Kasım-Nisan arası kış ayları için bir seferberlik başlatmalıyız. Bu beş-altı aylık süreç Türk turizminin en önemli parazitidir, bütçe bozanıdır, istihdam darbecisidir.

Önce kendimiz inanmalıyız ve şöyle bir irkilmeliyiz

Beldelerdeki hazırlıklar ve piyasalarda tüm dinamikler ile yapılacak inandırıcı, kapsamlı ve orta ve uzun vadeli bir 'Kış turizmini geliştirme ve pazarlama planı' uyguluyalım. Ve bu işi sıkıca gün ve saat başı takip edelim, göreceksiniz başarılı olacağız. Bence Türkiyemiz'deki birçok otelimiz kış ayları için dünya standartlarının üzerinde bir donanıma ve hizmet-servis altyapısına sahip.

Bunu Almanya bile yapıyor

Dünyadaki yüzbinlerce seyahat acentaların vitrinlerinde Türk ürünlerinin sergilenmesi diğer ülkeler gibi gereken ilşkileri kurarak garanti altına alalım.

Bölgesel marketing-Low Cost Ulaşım-Online Marketing  gibi etkinliklerin uygun bir şekilde devreye sokarak, gereken "ince ayarı" yaparken Low cost uçaklarına teşvikler vererek turist akışını arttırarak garanti altına almalıyız. Bunu Almaya gibi ekonomisi güclü ülkeler bile el altından yapıyor.

Ateşeliklerimizdeki personel sayısı ivedi olarak arttırılmalıdır

Milyonlarca turist çektiğimiz ülkelerdeki tanıtma ateşeliklerimizde yıllardır bir-iki personel ile hizmet verilmektedir. Bu Türk turizminin cephedeki kaleleri konumundaki ateşeliklerimizdeki personel sayısı ivedi olarak arttırılmalıdır

Rusya'dan en geç 2012 yılında, yıllık 5 milyon turist beklenmektedir. Bu sebeple Türk – Rus turizm iş geliştirme konseyi veya çalışma grubu kurulalım. Antalya Akdeniz Üniversitesi'nce, AB, Türkiye ve Rusya ortak çalışması sonucu, Turizm Yüksek Okulları açılması gerekmektedir. 

İskandinav ülkelerinde Türkiye olarak gerilerdeyiz. Bir İskandinav-Türkiye Turizm Kalkınma planı ile o ülkelerde yeni ürün ve pazarlama kanalları yaratabiliriz. Pazara dışardan bakıp turist bekleyenlerin hiç bir şansı yok. Ülkeler pazarlara tanıtım kadar marketing yatırımı yapıyor.

Biz de yapmalıyız

Marketing bacağı olmayan güzel resimlerle yapılan tanıtımın ekonomik girdisi yok. 50 yaş üstü, gençlik ve emekliler gibi potansiyeli hergün artan müşteri grupları için araştırma ve pazar-takip çalışma grupları kuralım.

Lüks sınıfına giren büyük ölçekteki otellerin A la Carte Restoranlarının, otel dışında bulundukları merkezlerde şube açmaları teşviklerle destekleyelim. Oteller arası kardeş köy projesi hayata geçirelim ve Akdeniz sahillerimizden Anadolu içlerine doğru turistlere geçit verelim.

Kendimize güvenelim

Turizm dünyada şu an tek lider ülke olabileceğimiz sektör. Turizmdeki yeni çağ ve bununla gelen yeni eğilimler sonucu, ekolojik trendlerde diğer ülkelerin değil, Türkiye'nin oluşturacağı "Türkiye kriterleri" öne sürülerek, Türkiye'nin bu konuda tepki bekleyen değil, tepki gösteren, yani reaktif değil, aktif ülke konumuna getirelim.  

Turizmde müşterilerimize verdiğimiz hizmeti bir marka altında (proved quality services of turkish tourism) bir logo ile dünyada tescil ettirelim.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.