Yoksa sizde mi tükendiniz?

Tükenmişlik sendromu, kişiyi bedensel ve ruhsal olarak zorlayan bir etkene uzun süre maruz kalması sonrası ortaya çıkan tükenme halidir. Tükenmişlik sendromu, özellikle iş stresinin yoğun olduğu ve iş yükünün sürekli yüksek olduğu yerlerde çalışanlarda olmak üzere günümüzde oldukça yaygın görülen bir sendromdur.

Hülya Konar Hülya Konar 31/12/2019 23:40
Yoksa sizde mi tükendiniz?

Hülya Konar / Kurumsal Marka ve İşletme Yönetim Uzmanı

Son zamanlarda özellikle mesleki bir tehlike olarakta görülen “tükenme”; duyarsızlaşma ve kişisel başarı düşüklüğü algısı olarak tanımlanmaktadır. Kişide yoğun bir şekilde, enerji kaybı sonucu bireyin iç kaynaklarında tükenme durumu, mutsuzluk ve yıpranmışlık hissi, kişisel başarı duygularında azalma, işten geri çekilme ve işe bağlılıkta, kaza ve yaralanmalarda artış, yaşamın her noktasında motivasyon düşüklüğü, iş doyumunda ve iş verimliliğinde yüksek oranda azalma, iş ve sosyal yaşamda aşırı stres hissetme, umutsuzluk duygularıyla kendini gösterir.

Tükenmişlik sendromunu ortaya çıkış nedeni tek başına iş yerindeki koşullar değildir. İş yeri koşulları kadar çalışanlara ait özellikler de tükenmşilik sendromunun ortaya çıkmasını etkilemektedir. Tükenmişlik sendromu, kendisinden, yaşamdan ve diğer insanlardan beklentileri yüksek olan, insanları önemseyen, onların beklentilerini veya gereksinimlerini karşılamaya çalışan, insanlara değer veren, işini en iyi biçimde yapmaya çalışan, yaşamda yüksek hedefleri ve yüksek idealleri olan, yaptığı işe gelir getiren bir etkinlik olması yanında başka anlamlar da yükleyen, yaşadığı her sorunda kendini suçlamaya ve kendini olumsuz değerlendirmeye eğilimli, yetersizlik duygularına sahip, kolayca moral bozukluğu yaşayan  kişilerde daha sık görülmektedir. Ayrıca kişinin iş yaşamı, aile yaşamı ve sosyal yaşam gibi birden çok alanda stres yaşatan olayla karşı karşıya kalması ve  stres yaşamaya yatkın bir kişilik yapısına sahip olması da tükenmişlik sendromunun ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır.

Tükenmişlik sendromu, ilginçtir ki işine yeni başladığında çok daha heyecanlı ve istekli olan çalışanlarda daha fazla görülüyor. Bunun sebebi bu kişilerin ilk heyecanlarıyla çok fazla enerji harcayarak kısa zamanda tükenmelerinden kaynaklanıyor. Bu tip çalışanlar genellikle kısa zamanda çok büyük başarılar kazanacaklarına inanır; fakat zaman geçtikçe amaçlarına ulaşamadıklarında heyecanları söner. Sonuç olarak gerçeği kabullenmek ve hedeflerini düşürmek yerine hayal kırıklığına sürüklenirler.

Kişisel kaynakların sona dayandığı, sürekli ümitsizlik ve negatifliğin baskın olduğu enerjinin tükenişi durumunun baskın olduğu “tükenmişlik” hissi yaşamın değişik evrelerinde ortaya çıkabilir. Özellikle başkalarına hizmet verenler arasında görülme sıklığı fazladır.

Tükenmişlik sendromunun belirtileri duygusal, fiziksel ve zihinsel belirtiler olmak üzere 3 grupta toplanıyor.

1-Fiziksel tükenmişlik belirtileri

Kronik yorgunluk, güçsüzlük, enerji kaybı, sık baş ağrıları, bulantı, hastalıklara daha hassas olma, yıpranma, kramplar, bel ağrısı, uyku bozuklukları gibi değişik sorun ve yakınmaları içerir.

2-Duygusal tükenmişlik belirtileri

Duygusal tükenme, çoğunlukla bireyde diğer insanlara yardım ederken, istenen psikolojik ve duygusal taleplerin aşırılığı yüzünden ortaya çıkan bitkinlik durumunu ifade eder. Depresif duygulanım, kendini desteksiz ve güvensiz hissetme, ümitsizlik, evde gerginliğin artışı, kızgınlık, huzursuzluk, mutsuzluk gibi negatif duygulanımlarda artış, nezaket, saygı ve dostluk gibi olumlu duygulanımlarda azalma içermektedir.

3-Zihinsel tükenmişlik belirtileri

Doyumsuzluk, duyarsızlaşma kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı olumsuz tutumları kapsar. Tükenmişlik sendromu ilerledikçe işi önemsememe ve işi bırakma, gibi davranışlar görülür.

Gerek bu konuda yapılan mesleki araştırma çalışmalarında olsun gerekse MEB anketlerinde olsun öğretmenlerin tükenmişlik sendromunu yoğun bir şekilde yaşadığı oldukça net bir şekilde görülmektedir. Çeşitli sebeblerden dolayı tükenmişlik sendromuna kapılan öğretmen kendisine, meslektaşlarına, öğrencilerine, ailesine, velilere, sosyal çevreye, zarar verebilmektedir. Mutsuz öğretmen mutlu bireyler yetiştiremez. Mutsuz bireyler de mutsuz toplum meydana getirir. Bu noktada bu soruna bir çözüm üretmek gerekmektedir!

Mesleki Tükenmişlik Nasıl Önlenir?

Tükenmişlik, bir sendrom ve sistem sorunu olarak ele alınmalıdır. En önemlisi baştan, ortaya çıkarıcı etmenlerin giderilmesi, bu olmuyorsa erken dönemde tanınarak hızla müdahale edilmesidir.Ülkemizde çağdaş yönetim ilkelerine uygun olarak örgütlenmesi için çalışanların görevlerini ve yetkilerini belirleyen gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve yaşama geçirilmesi, sistemdeki ödül kaynaklarının arttırılması, düşük ücret sorununun giderilmesi, tatil ve sosyal aktivite olanaklarının arttırılması, personel yetersizliği sorununun giderilmesi. görev tanımlarının açık ve net olması, işe yeni başlayan kişinin oryantasyon programına katılımının sağlanması, düzenli ekip içi toplantıları ile öneri ve eleştirilerin alınması önemli ve güçlü çözüm yollarındandır.

Bununla birlikte kişinin kendisine düşen önemli onarma yöntemleri vardır. “Her şey benim kontrolümde olsun, mükemmel olursam kontrolü ele alabilirim, başkalarını memnun etmek zorundayım, insanları incitmemem gerekir, herkes beni sevsin” gibi mantıksız inançların, otomatik düşüncelerin, olumsuz algıların fark edilmesi ve düşüncelerin yeniden yapılandırılması gerekir. Stresi kontrol etmeyi bilmeli. Herkesin bir stres eşiği vardır ve bu eşiği aşmamak gerekir. Düzenli bir hayat tarzı, sağlıklı beslenmek, ve ideal kiloyu korumak uygulanması gereken temel kurallardır.

Ayrıca uyku ritmine dikkat etmek gerekir. Rahat bir uyku için yatağa girmeden önce; günlük bütün stres nedenlerini aklınızdan uzaklaştırmak, hoşa giden konuları düşünmek, hoşlandığınız bir filmi seyretmek; size düzenli bir uyku sağlayabilir. alkol ve sigarayı bırakmak ya da azaltmak yorgunluktan kurtulmada en önemli etkenlerden biridir. Aynı yerde çalışan kişilerin zaman zaman iş dışı konularda konuşmaları ve birlikte hoşça vakit geçirmeleri, aralarında daha sıcak ve yakın bir ilişki kurulmasını sağlayarak birbirlerine olan desteklerini arttırır. Birlikte çalışanların uyumlu bir ekip çalışması içinde olmaları, aralarında adil bir görev paylaşımının olması, hem hizmetin kalitesini arttırır, hem de ilişki sorunlarını önler. Birlikte çalışmadan doğan sorunların zamanında, sorun kronikleşmeden çözülmesi gereklidir. İşte karşılaşılan sorunların ve duygusal zorlukların paylaşılabileceği destekleyici grupların oluşturulması da yararlıdır. Daha kıdemli iş arkadaşları, işe yeni başlayan kişilere gerçekçi rol modelleri olabilmelidirler. İş yerinde destekleyici bir ortam içinde olmak kritik bir öneme sahiptir. İş dışındaki yaşamda ailenin ve diğer yakın kişilerin desteği vazgeçilmezdir, ayrıca bu yolla kişi, işi dışında var olduğu ve takdir edildiği bir alan bulmuş olacaktır.

Ve her şeyden önemlisi yaşam kalitemizi aşağıya çeken bu sendromdan özgürleşebilmek için, böyle bir sorununuz olduğunu kabullenmek, tedavi için gerekli adımları atmayı istemek ve göstereceğimiz çaba sayesinde başarılı olacağımıza inanmamız gerekir.

hulyakonar.com

instagram/hulyakonar

facebook/hulyakonar

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.