Nallıhan’da Lezzet Turu…

Bu sefer konumu Ülkemiz yerel mutfak kültür ve yöresel lezzetlerini oluşan engin kaynağından seçtim.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Nallıhan’da Lezzet Turu…

Adil Çulhaoğlu

Ankara'nın tarihi İpek Yolu Güzergahı üzerindeki tarihi ve doğal güzellikleri keşfetmek için 2006 yılında Fotoğraf Sanatçısı Recep Peker Tanıtkan ile gittiğimizde tattığım Nallıhan “Malak Tatlısı” bana, Münih'te bir lokantada menüyü incelerken meraktan ısmarladığım Kral Tatlısı'nı hatırlatmış; Hamur tatlıları meraklısı olarak benim nazarımda Malak Tatlısı unutulmazların arasında yer almıştı. Bu nedenle, 3 hafta önce eski Ankara-İstanbul yolu, tarihi İpekyolu güzergâhındaki, Nallıhan'a bir Foto Safari Grubuyla çıktığım gezide Malak Tatlısı'nı fotoğraflak ve tadına tekrar bakmak ilk hedefim olmuştu.

Nallıhan Kuş Cenneti Gezisi için Ankara'dan Nallıhan'a doğru yola çıktığımızda grubumuzun üyelerinin sohbetlerinde doğa ve binbir çeşit kuş türleri, iğne oyaları, Nallıhan'ın Koca Han’ı eski konakları, bitki örtüsü fotoğrafları çekmek başı çekiyordu. Danışmanımız usta fotoğraf sanatçımız Recep Tanıtkan hocamız gruba Nallıhan'la ilgili bilgiler veriyor, soruları cevaplıyordu. Bense çoktan kararımı vermiştim. Nallıhan’da Malak Tatlısını yemeden dönmeyecektim.

Önce Çayırhan'da saparak, Sarıyar baraj gölünün kıyısında muhteşem doğa manzarasının içinde buluyoruz kendimizi. Hepimiz araçtan inip fotoğraf makinalarına sarılıyoruz. Gölde kuşlar uçuşuyor. Kimisi aracımızın çıkardığı motor sesinden kimisi de deklanşörlerin metalik sesten ürkmüş olabilir diye düşünüyorum. Mayolarımızı da alsaydık yüzebilirdik diyorum arkadaşlara. Göl kıyısı boyunca bir kaç farklı noktada doğayı ve kuşları seyre dalarken fotoğraf çekmeyi bile unuttuğumuzu fark ediyorum. Daha önceki gelişimizde JULİOPOLİS antik kentini ziyaret ettiğimizi ve tekneyle gölde tur attığımızı hatırlıyorum.

Akşam gün batımında kuşları yeniden fotoğraflama imkânımızın olduğu söyleniyor gruba ve Nallıhan'a doğru yeniden yola çıkıyoruz. Nallıhan’ı tepeden gören 'Dokuz Dolambaç ‘denilen eski yoldan değil, yeni yoldan giriyoruz şehre.

Yemek saatine kadar Kocahan ve civarında eski konakların arasında dolaşmaya başlıyorum ben. Koca Han’ın girişindeki 'Nal' yerinde duruyor. Rivayete göre Köroğlu'nun atından düşen nalmış. Han içerisindeki, iğne oyası, kilim, telkâri gibi el sanatları ürünleri atölyeleri ve dükkânlarının sayısı fazlalaşmış, küçük kafeler ve lokantalar da açılmış. Dinlendirici atmosferi var.

Öğle yemeği için İpek Yolu Lokantasına vardığımızda, Nallıhan Gönüllülerinden Mehmet Özcan, Murat Kahraman ve Ebru Demir'in bizlere katıldığını görüyorum. Lokantanın bahçesine uzun bir masa kurulmuş, Nallıhan Güveci, salata, baklava ilk bakışta gördüklerim. Zengin bir menü oluşturmuş, lokanta sahibi İsa Gedikli. Malak Tatlısı' nı arıyor gözlerim, sormaya fırsat vermeden Murat Bey bir tepsi malak tatlısını önüme koyuyor. Bol cevizli, bol pekmezli... enfes görünüyor... Baklavanın yanında gruptaki arkadaşlara da servis yapılıyor.

Kıtalararası denizlerde tankerlerinde aşçılık yapan Murat Bey’e yapılışını soruyorum. Tarladan yorgun argın eve gelen Nallıhan’lı kadınların en kısa sürede hazırladıkları hem yemeğin, hem de tatlının adıymış Malak.

Kaynar su içerine tereyağı katılıp, istenildiği kadar un ilave edilerek katılaşıncaya kadar oklava ucuyla karıştırılıyormuş. Hamur parçaları bir tepsiye aktarılıp üzerine keş denilen peynir (permesan peyniri) ve ceviz ilave edildikten sonra, kızgın tereyağı dökülüp bir yemek olarak yeniliyormuş. Üzerine pekmez veya toz şeker dökülürse bu defa Malak yemek olmaktan çıkıp tatlı oluyormuş.

Lokantadaki ekmeklerin lezzetinin bir başka olduğunu fark ediyorum. İsa Bey'e hangi fırında çıkıyorsa sıcak almak istediğimi söyleyince, fırının olduğu yere eşlik ediyor Murat Bey. Nallıhan'da köylerde sadece bayramlarda pişirilen yuvarlak köy pidesini girişimci Nallıhan’lı Nur Hanım sadece kadınların çalıştığı ve kendi adını verdiği bir fırın açarak bu ekmeği üretmeye başlamış. Nallıhan köy pidesini alıp dönerken, tarhana sergisi seren, , domates gibi kurutulmaya asılmış sebzelerin verdiği renk cümbüşünü fotoğraflamadan edemiyorum. Çocukluğumdaki kurumaya bırakılan tarhanayı gizlice yediğimiz aklıma geldi.

Yemek sonrası İğne oyalarının yapılışını görmek içi “Nallıhanlılar Derneği” nin bulunduğu konağa gidiyoruz. Çaylar enfes. Sobran köyüne hareket etme zamanı geliyor,  aracımızla Dokuz Dolambaç’ tan tırmanmaya başlıyoruz. Dolambaç'ın birinde Nallıhan manzarasıyla aynı fotoğrafları çektiriyoruz grup olarak. Sobra köyünde herkes bağlarda ve tarlada olsa gerek köyün yaşlılarından başka kimseyi göremiyoruz. Taş temelli, kerpiç-ahşap duvarlı genelde 2 katlı evler mevcut köyde. Bir kaç ihtişamlı konak da dikkatimizi çekiyor. Köy Çamaşırhanesinin hala kullanılıyor olmasını görmemiz bize derelerde çamaşır yıkayan büyüklerimizin çektikleri sıkıntıları hatırlatıyor. Orman köyü Sobran'dan ayrılıp Davutoğlu köyü'nde, yeniden Sarıyar baraj gölü kıyısında kuşlarla buluşuyoruz.

Nallıhan Kuş Gözlem Evinde akşam gün batımında fotoğrafları çekip, Ankara'ya hareket ettiğimizde otobüste herkes çektiği kareleri birbirine gösteriyordu. Bense Malak Tatlısının damağımda bıraktığı lezzetin tadını çıkarıyordum. Doğal güzellikleri yanında Halk Aşığı erenler yatağı olarak bilinen yöreden, Yunus Emre’nin Anadolu’nun dostluk ve barış ortamını taşıyan dizelerinin Ülkemizde, Şehit haberleriyle yaşadığımız acıların Kurban Bayramımızla beraber son bulmasını ve kutlayabileceğimiz bayramların gelmesini diliyorum.

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.