GERZE'DE DENİZ...

Karadeniz'de yaptığımız geziyi Giresun'da sonlandırıp, Sinop Ayancık’a doğru yeniden yola çıktığımızda önümüzde kilometreler olduğunu Samsun Bafra'da verdiğimiz pide molasında fark ediyorum.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
GERZE'DE DENİZ...

ADİL ÇULHAOĞLU

 Sahilde bir kasabada mola vermeye karar verip, Yakakent'e giriyoruz. Otellerde konaklamamız için uygun yer bulamayınca, batıya doğru devam edip, Gerze levhasından şehre dalıyoruz. Şehir merkezinde ilerlerken, Ankara'da üniversite gençliğimin geçtiği 1975 yılında tanıdığım arkadaşım Gerzeli Muammer Gül'ün yıllarca denizini ve doğa güzellikleri konusunda anlattıkları aklıma geliyor. Hemen telefona sarılıp arıyorum Muammer'i, Gerze'de olmasını umut ederek. Ama, Ankara'dan Gerze'de kalınacak yerler konusunda bilgi alabiliyorum sadece.

Sahilde Kuzey Yıldızı otelinde yer buluyoruz, kendimize. Odanın balkonuna çıkıyorum. Sinop'un ışıkları görünüyor net bir şekilde. Balkon kapısını açık bırakıyorum. Dalgaların sesi eşliğinde uykuya dalıyorum. Bu yolculukta çektiğim en güzel uyku sonrasında balkona çıkıyorum. Sanki denize atlayacakmış gibi bir hisse kapılıyorum.

Kahvaltı öncesi otel lobisinden aldığım broşürü inceliyorum. Gerze adının tarihi kayıtlarda Carusa’dan geldiği sanılıyor. Elma ve Köse dağlarının denize uzanan yamaçları ile bir yarımada üzerine ilk kez M.Ö.1400 yıllarda Gaşgalılar tarafından bir olarak kurulmuş Gerze’de, Hitit, Frig,   Kimmerler, Lidya, Roma ve Bizans dönemleri yaşanmış. Selçukluların hakimiyetine 1214’e giren şehir,1429 Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, 1896’da Sinop’a bağlı nahiye,1920 yılında ise ilçe olmuş.

Köşk Feneri

Günümüzde Gerze’nin Köşk Burnunda yapılan arkeolojik yüzey araştırmaları sonucunda elde edilen buluntular ilçenin tarihinin kalkolitik döneme kadar uzandığını ortaya çıkarmış. Sinop ile Samsun arası kıyı bandında ise, Hititlere ait buluntuların sadece Gerze’de keşfedilmiş olmasının Gerze’nin önemli bir tarihi özelliği olduğunu öğreniyorum.

Yaykıl’lı Halk Ozanı Ali RIZA özlemini “Gemi uğramaz ama yanar Köşkün Feneri '' dizeleriyle ifade etmiş.

 Gece içinden geçtiğim Gerze'yi, limandan fotoğraflıyorum. Denize girenlerden cesaret alıp ben de suya atıyorum kendimi. Korktuğum gibi soğuk değil, sıcak Karadeniz'in suyu. Bir müddet sonra sırtımda bir yanma hissediyorum. Ne olduğunu keşfetmeye çalışırken, bir deniz tarafından bana hoş geldin dendiğini anlıyorum, yanımdan geçip giden denizanasını görünce. Yüzenlerden birisinin burada çok nadir denizanası olduğunu, bir süre sonra etkisinin geçeceğini öğrenince rahatlıyorum.

Erken Rezervasyon Hareketinin Sembolu

Otelden ayrılırken yağmur atıştırmaya başlıyor. Şehirde arabayla kısa bir tur atalım diyoruz. Meydanda bir horoz heykeli ile karşılaşmak şaşırtıyor. Hacı Kadın tavuğu olarak bilinen Gerze'ye has bir türün horozunun heykeli bu. Yılda 95 yumurta veren bir tavuk cinsi olduğunu, yemini uzun bacakları ve gagaları nedeniyle oturarak yediğini, horozunun ise, en son gece yarısı olmak üzere günde 5 kez öttüğünü öğreniyorum otogarın önünde yaptığım sohbetten. İçinde yunus balığı heykeli ve fıskiyesiyle otogarın önündeki havuz Gerze'ye gelenlere ilk adımda tatil havasını yaşatıyor.

Kısa şehir turundan sonra, Batı Karadeniz’e, bir sonraki durağımız İnebolu’ya doğru yola çıkarken, Gerze lezzetlerinden tatmak, şelalesine gitmek, Muammer'in anlattığı Gerze’yi yaşamak için, davetini kabul edip bir daha onunla gelmeye karar veriyorum.  


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.