Eski Turizm Bakanı'ndan şok açıklama

Fuat Uğur-Türkiye

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal aradı.

Turizm bu yılı daha az hasarla atlatabilirdi, demiş ve otel yöneticilerinin Sayın Bakanla yetkililere sundukları “Faizsiz turizm kredisi” önerisinin neden hayata geçirilemediğini sormuştum. Tatil yapamayan milyonlarca vatandaşı motive edecek bu uygulamaya eğer tatil köyünden otel ve pansiyonlara kadar tüm turistik tesisler de fiyatları aşağı çekerek destek verirlerse iç turizmin bu yılı kurtarabilmesi mümkün olabilirdi.

Olmamıştı. Kriz 7 ay öncesinden “geliyorum” demiş ama havanda su dövülen toplantılarda dişe dokunur bir karar çıkmamıştı.

Mahir Ünal, eskiden kalan hukukumuza dayalı olarak önce bir hayli sitem edip yaptıkları çalışmaları anlattıktan sonra ısrarla “Ya faizsiz turizm kredisi ne oldu?” diye sorunca söyledi:

“Biz aslında o projeyi hazırladık. Ancak turizm firmaları ve TÜRSAB erken rezervasyona ağırlık vererek üstesinden geleceklerini, eğer, faizsiz kredi devreye girerse bu çalışmanın aksayacağını söylediler. Biz de projeyi onların istekleri üzerine 30 Mayıs’tan sonra uygulamaya koymak üzere beklettik.”

Sonra da malum kabine değişikliği. Tabiatıyla proje tümüyle rafa kalktı. Yeni Bakan Nabi Avcı bu meseleye vâkıf olup işin hassasiyetini öne çıkarıncaya kadar bir aydan fazla zaman su gibi akıp geçti.

Anlaşılıyor ki faizsiz turizm kredisini engelleyenler turizm firmaları ve tur operatörleri. Hatta onlarla birlikte çalışan tatil köyleri ile büyük oteller.

Peki, sonuç?

Evet, önümüz bayram, doluluklar arttı. Sıcak aylarda belli bir yüzde yakalayanlar da olacak ama bu durum sonucu değiştirmiyor:

Kocaman bir fiyasko.

Sanki tatil ve turizm kavramı sadece tatil köyleri ve büyük otellerle sınırlıymış gibi. Söylemiştim, 2 bin 100 otel satılık. Bu mayıs ayındaki rakam. Boş otellerin haddi hesabı yok. Pansiyonlardan fiyat düşürmeyenler sinek avlıyor.

Bu ülkenin geleceği böylesine basit hesaplara kurban ediliyor!

Mahir Ünal’ın verdiği bilgiye göre bu dosya şu anda Sayın Bakan Nabi Avcı’nın önünde olsa gerek. Öyle tahmin ediyorum, hani malum devlette devamlılık meselesi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem’e de anlattım bu durumu. O da bu mesele üzerine bir çalışmayı tamamlama aşamasına getirmiş. Detayları aktarmadı ama öneriyi çok önemsediğini ifade etti.

Kısaca önümüzde üç ay var ve zararın neresinden dönülse kâr...

Bu arada önceki yazıya okurlardan hayli tepki var.

Özellikle yıllardır fahiş fiyat uygulayan tatil köyleri ve turistik otellere çok kızgınlar. Yerli turistin yabancı turistten üç kat daha fazla ücret ödemek zorunda kalması yüzünden hemen herkes “Beter olsunlar” benzeri sözlerle reaksiyonunu dile getiriyor. Duygusal bir tepki tabii. Oysa turizm, istihdama katkısı ve döviz girdisi olarak bakıldığında önemli bir sektör.

Mesele kapsamlı ama alınması gereken acil önlemlere ihtiyaç var. Dediğimiz gibi turizm tatil köylerinden ibaret değil. Halen kapalı otellerin makul müşteri fiyatlarıyla açılabileceği, ücret-hizmet dengesinde para da kazanabileceği bir ortalamayı tutturmak için vakit nakit.

Türkiye’de tatil için binlerce fiyat seçeneği mevcut ayrıca. Üç kişilik bir ailenin 500-600-700 liraya 5 gecelik tatil yapabileceği ilanlar görülüyor. Acil olan, parasal nedenlerle ailelerin geri plana atmayı tercih ettiği tatil arzusunu tetikleyebilecek faizsiz kredi sistemini devlet bankalarıyla bir an önce hayata geçirebilmek.