Bağevleri konaklama imkânı da sunacak

Kerem KÖFTEOĞLU

Chateau (Şato) Nuzun Trakya Bağ Rotası’nın ilk durağını oluşturuyor. Buranın kurucuları Nazan ve Necdet Uzun, Kaliforniya’da geçen yılları esnasında, Trakya Bölgesi’nin de bağcılık konusunda en az Napa Vadisi kadar uygun olduğunu görüp, 2005’te Türkiye’ye döndü. Marmara Ereğlisi yakınlarındaki Çeşmeli Köyü’nde 146 dönüm bir arazinin yaklaşık yarısında bağlarını kurup işe koyuldular. Üç yıl sonra da, butik üretime yönelik olarak tasarladıkları tesislerinde ilk üretimlerini gerçekleştirdiler. Günümüzde elerindeki arazinin yıllık üretimi 25-30 bin litre kadar.

Chateau Nuzun Genel Müdürü Nazan Başol Uzun, arazinin geriye kalan kısmında da bağ yapıldığında yıllık üretimlerinin 60 bin litreyi bulacağını hatırlattıktan sonra “Bağlarımızda organik tarım sertifikasının öngördüğü yöntemlerle, Cabernet Sauvignon, Merlot, Pinot Noir, Syrah, Zinfandel ve Öküzgözü üzümlerinden yaptığımız  kupaj ve monosepaj ürünlerini, aylarca Fransız meşe fıçılar ve daha sonra da şişelerde dinlendirdikten sonra  nihaî tüketiciye sunuyoruz” diyor.

Chateau Nuzun Bağ Gezisi

Uzun, Chateau Nuzun’u kurarken daha baştan turizme yönelik planlar yaptıklarını kısa süre içinde 4 odalı bir butik otel ve restoranı bağlarında hizmete açacaklarını söylüyor. Chateau Nuzun’a yönelik  bağlar ve üretim tesisi gezisi düzenlediklerene belirten Uzun,bu konuda şu bilgileri veriyor:  “Tekirdağ Marmara Ereğlisi’ne bağlı Çeşmeli Köyündeki bağlarımız, Cumartesi ve Pazar günleri 14:00 ve 16:00 olmak üzere iki seans halinde gezilebiliyor.  İstanbul’a 1 saat uzaklıktaki bağlarımızı diğer zamanlarda gezmek için rezervasyon gerekiyor. Havuz başında barbekü partisi, küçük bir şirket toplantısı veya liseden sınıf arkadaşlarınızla yapacağınız bir buluşma gibi özel etkinlikler de bağlarımızda gerçekleştirilebilirsiniz. Chateau Nuzun Bağları’nı yılın her mevsiminde gezmek mümkün. Ancak Ağustos ve Eylül ayları en uygun aylardır. Bu turlara katılan ziyaretçilerimiz, bağlarda dolaşılıp üzüm salkımları tanıyor, tatlarına bakıyor terruar hakkında da bilgilendiriliyor.”

Şarabın bir kültür, yaşam biçimi olduğunu vurgulayan Uzun bu konudaki görüşlerini ise şöyle özetliyor: “Şarabın ülkemizin bulunduğu coğrafyada ortaya çıkmış olduğunu yapılan arkeolojik kazılardan öğreniyoruz. Bizim şarapla bağlantımıza gelince: Öncelikle biz Şatonuzun kurucuları mühendisiz, mühendislik bilgilerimizi veri analizinde kullanıyoruz, bu da bizim olaylara analitik bir bakış açısıyla yaklaşmamızı sağlıyor. Şarapcılık bir tutku işidir, tutku olduğu için kendinizi, sevginizi, emeğinizi koyarsiniz ve siz olur ürünler. Üretim apayrı bir olay, karşı koyamıyacağınız bir dönüşüm, yaşayan bir ürün çıkaran ortaya. Bu, Nisan'da üzüm fidanlarının uyanmasıyla bir göz, bir tomurcukla başlar; yeşil, aksamla gelişir, çicekler tanelere döner, tanelere ben düşer, renkleri alacalanır, sonra başlar koruklar tadlanmaya; bal şeker olunca hasat zamanı gelir. Tanktaki fermantasyonla başlayan şarabın yolculuğu fıçı ve sişelere ulaşır. Bu sürede koruyup kollamak gerekir gözbebeğiniz gibi bakıp dönüşume şahit olduğunuz her şiseyi uyandırmadan içim süresine kadar bir yıllanma, olgunlaşma başlar.”