Ankara’da bir Müze....
Anadolu Medeniyetleri Müzesi... Yıllar sonra Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin yenilenen sergi salonlarını görmek için Ulus’tan Kale’ye doğru yürüyorum.
Adil Çulhaoğlu
Binbir çeşit yiyeceğin, sebzenin, meyvenin satılmadığı, adeta sergilendiği halin muhteşem dünyasını yaşayarak, dükkanların arasından geçip Çıkrıkçılar yokuşuna vuruyorum kendimi. Seksenli yılların sonunda bir süre her gün tırmandığım bu yokuşu, eskisi gibi zinde olarak tırmanamadığımı hissediyorum, Müzenin bahçesine ulaştığımda.
Bahçesinde sergilenen taş eserlerin görkemi tarihe yolculuğa başlatıveriyor hemen. Müzenin kapısından içeri girildiğinde ilk dikkatimi çeken değişiklik, Sergi Salonun girişinde önünde kazı alanları ve ören yerlerini gösterir haritanın yerinde olmayışıydı. Bizim eski haritanın yerini, interaktif bir harita almış. Gruplarını haritanın önüne toplayan rehberlerin buluntu yerlerini sırayla anlatışları aklıma geliyor. Vitrinler değişmiş, eser odaklı aydınlanma yapılmış, eserlerle ilgili bilgiler de değişmiş, zenginleşmiş.
Ülkemizdeki çeşitli kazılardan ve müzeye çeşitli yollarla kazandırılan eserler Paleolitik dönemden Osmanlı dönemine kadar kronolojik olarak 11 seksiyonda sergileniyor. Çatalhöyük Evi'nin yenilenmesi yanında, bir demir döküm atölyesi canlandırılmış, Kral Midas'ın Cenaze Merasimi gibi antik dönemlerdeki yaşam kesitler interaktif olarak ekranlara yansıtılmış, eski dükkanlar yeniden yapılarak Urartu dönemi eserlere daha fazla yer kazandırılmış . Göbeklitepe’nin eserlerinden örneklerin sergilenmesi ayrı bir zenginlik katmış müzeye. Taş Eserler salonunda Hitit döneminin devasa aslan heykelleri yerli yerinde duruyordu.
Klasik dönem eserlerin sergilendiği salonda, Ankaralı olarak bildiğimiz semtlerden çıkan çeşitli dönemlere ait eserlerin çokluğu dikkatimi çekiyor. Kazan, Çayırhan, Çayyolu, Bahçelievler, Ulus vb. diğer yerlerden gelme buluntuların Ankara'nın zenginliğine işaret ediyor. Harita üzerinde Ankara’nın ören yerleri ve sit alanlarının bulunduğu yerleri inceliyorum, bir süre.
Buradan bahçeye çıktığımda, bir kafeterya, bir hediyelik eşya dükkanıyla karşılaşıyorum. Müzeyi tanıtan yayınlar yanında çeşitli yörelere ait rehber kitaplar ile hediyelik eşyalar da satışa sunulmuş. Müze gezisi sonunda şık modern bir dinlenme alanı oluşturulmuş ama müze bahçesinin en ilginç köşesi 'Ihlamur Ağacı'nın Altında' çay içmenin zevkini bilen biri olarak, müzenin girişindeki ıhlamur ağacının altına doğru yöneliyorum.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: